18 Mayıs 2013 Cumartesi

SİNİR OLUYORUM!

Kaza mahalinde elinde cep telefonuyla koşturup 112′nin numarası neydii?" diye bağırana.. 

Birbirlerine küfür eden iki kişinin arasına girip ikisine de birer tokat atan ve "Analar kutsaldır, analara küfür etmeyin ikisinede sövüp geçen ağır abiye 

Banyonun lambası yanmayınca elektrikler kesik zannedip yarım saat gelmesini bekleyen beklerken de canı sıkılmasın diye televizyon seyreden kişiye.. 

her sabah şirkete girdigimde bizim müdürün gelip... hidocum bi sigara ver arabada kalmıs demesine.... 

sabahları ilk sigaramı içerken o lanet filitrenin dudagıma yapısmasına... 



Özellikle futbol maçlarında, hakemin düdüğünün içindeki nohuta kadar sayılıp sövülmesi... 

Birbirini uzun süre görmemiş kişilerin karşılaştıklarında, birinin diğerine "Kilo almışsın" demesi... 

Birilerine kızıldığı zaman "Sallandıracaksın bunlardan iki tanesini Taksim meydanında, bak bir daha yapıyorlar mı?" denmesi... 

Hemen her mankenin şarkıcılık ve oyunculuk yeteneğine sahip olması... 

Trafik yeşil ışığı yanarken arkandaki aracın kornaya dokunması. 

Kedi, köpek, (ve hatta civciv) gibi hayvanlara zorla rakı içirilip, sarhoş edilmeye çalışılması... 

Gecekonduları yıkmaya gelen belediye ekiplerinin, gecekonduya Türk bayrağı asarak veya kendi çocuklarının boğazına ekmek bıçağı dayayarak engellenmeye çalışılması... 

İşlek caddelere temizlensin diye paspas atılması... 

Yurt dışı seyahatinden gelindiğinde bavullara takılan bagaj etiketinin hava olsun diye kasten çıkartılmaması... 

Her milli maçtan sonra sevinç gösterisi başlığı altında birkaç kişinin kurşuna tutulması... 

Yollara kaymak gibi asfalt döküldükten iki gün sonra, su borusu döşemek için yeniden kazılıp yolların köstebek yuvasına çevrilmesi.... 

Elektrik, Telefon direklerinin, Ağaçların kaldırımlarda yayaların yürümesini engellemesi. Bu yetmiyormuş gibi Arabanın kaldırıma çıkartılıp park edilmesi... 

Dizilerde bin türlü şebeklik yapan göya "komik" oyuncuların röportaj veya yarışmalarda davudi bir sesle konuşup kendilerine entel havası vermeleri... 

Perondan kalkan trenin koşarak kapısına tutunulması ve az önce trenden inen bayanlara laf atılarak trenle birlikte uzaklaşılması... 

Küçük kız çocuklarına misafirliklerde günün hit parçalarıyla göbek attırılması... 

Arabayla giderken, çöp bidonuna yaklaşınca eldeki malzemeyle basket yapmaya çalışılması... 

Otobüslerde muavinlerin kapı basamağında durup şoföre yalakalık yapması... 

Açık büfe olan yerlerde bile aile reisinin baş köşede oturması, hanımın koştura koştura sofrayı donatması... 

Plajlarda 45 derece sıcağın altında mangal yapıp ardından çay içilmesi, öte yandan karpuzun deniz içinde soğutularak her ikisinin de "serinlettiğine inanılarak" servis edilmesi... 

"Delikanlı Edebiyatı" diye bir edebiyat türünün var olması... 

Bilumum toplu ulaşım araçlarında, bakkallarda/çarşıda/pazarda para verildiğinde illa ki "bozuğun yok muydu abi/abla?"diye sorulması 



İşçilerin ve memurların hükümete tepkilerini göstermek için meydanlarda davul-zurna, güle-eğlene halay çekmeleri... 

Önüne gelene "sanatçı" denmesi , bu yüzden "gerçek sanatçı" diye bir kavramın oluşmuş olması... 

Mobilet denen ufacık zavallı makineye dört kişi binilmesi... 

Bazı kelimelerin her şekilde yazilabilmesi... (örn:"poğaça", "poaça","poğça", "poça", "pouça", "pohça", "bohça", "pogçe" vb 

Pencere markasının sonunda mutlaka PEN olması... 

Yabancı bir ülkeye özgü herhangi bir yiyeceğin "Aaa aynı bizim gözleme!" veya " bizim su böreğinin aynısı işte!" şeklinde küçümsenmesi... 

Şoförlere "Kaptan!" diye seslenilmesi., birçok şoförün de bundan haz alarak aracını "vapur" edası ile kullanması... 

150’ye yakın TV kanalına rağmen aklı başında ciddi bir programın bile bulunamaması... 

Düğünlerde, sıra oyun havalarına geldiğinde hemen bir çember oluşturulması ve oynamayan kişinin kollarına asılıp çember içerisinde oynamaya zorlanması... 


Bakkaldan alınan ekmeğin köşesinin eve gelinceye kadar yenmesi... 

Okullarda "amuda kalkma" eğitimi verilmesi ve bu eyleme tuhaf bir önem verilmesi, amuda kalkamayanların bedenden bırakılması... 

Randevulara gelmeyi unutup, sorulduğunda çok acil işim çıktı yalanı uydurulması... 

Bütün kurum-kuruluşlarda ve apartmanlarda yangın merdivenlerin kapılarının yılın 365 günü günün 24 saati kilitli olması... 

Yolcu tarafindan bilet alınmadan önce "Otobüs kaç model?" diye sorulduğunda gayet ciddi bi şekilde ’’Son model abi/abla’’ denilmesi... 

Satıcıların hiç tanımadıkları kişilere "Sana şu kadara olur abi" demeleri.. 


cw de bir sene sonra konuyu açan kişinin konuyu bilerek uyduruktan bişey yazarak güncellenmesi 


Bazılarının hala askerlikten muhabbete başlaması ve uzun serüvenlerin anlatılması.. 

Bakkalda size yapılan hizmet anında bırakılıp, başka bir müşterinin işine devam edilmesi.. 

Kuyruklarda arkanızdaki kişini akşamdan yedigi sarmısak parçalarını çıkarırken nefesini yüzüne üflemesine ( agzı çorap gibi kokuyor ) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder