Kim kimle sevişse hala aklındakini özlemle sarıyor kollarına,yabancıysa durumdan habersiz anın zevk çığlıklarında. Yalan bütün bunlar diye kendini yırtan iç sesinden habersiz, belkide çok uzakta kısa aşkın karını, erken boşalmayla iyice kısaltarak keyfini sürüyor.Bir hengamedir, sorsan herkes şikayetçi ama bir o kadar da herkes hak ettiği yerdedir. Kimin aşkı kimin yalanına saklandı,kim hangi gönlü güzeli kimin altında bıraktı, birisini aldatmak mı, yoksa kendini aldatmak mı daha acıydı ? Hangi mazeret kendi kendine söylendiğinde daha anlamlıydı. Hangi kadehin arkasına saklanırsan daha affedilir olur yaşanmışlık denen, o içini delen,gözlerindeki yaşı bitiren, inancını sorgulatan,kahrolasıca olduğu kadar da kahreden gerçek. Gözüne çektiğin far ne kadar gizler yalanı. Peki yüzüne sürdüğün fondöten ne kadar saklar kurumuş gözyaşlarının izini...
Seviştim.Aslında ben daha çok sevmiştim,bahardan tutun da, yağmurun, sırtında yükünü zorlukla taşıyan bir karıncayı ıslatmasına kadar her şeyi.Ama her yerde söylenmiyor,ben de susma hakkıma başvuruyorum.Evet seviştim, bazen elimle zihnimi bir işbirliği içerisine sokup, gözlerimi kapattım zevkin güzelliğine kendimi bırakarak - ki bence en günahsız olanıydı bu dalgın gidiş gelişler. Bazen de kendimi umarsızca bıraktım kollarına, ismi unutulmak isteneni, benim tenimde unutmak isteyen, ismini hatırlayamadığım düşleri kırılmış kadınlara. Sarıldım evet, unutmak isteyenlere sarıldım onların bana sarıldığı kadar. Belki sevdim de, onların beni sevdiğinden çok ama...
Oturup düşünüyorum şimdi uzun uzun, ağırdan alarak,didik didik ederek hem de. Bol geliyor bu gömleğe benzettiğim aşk kumaşı. Kumaş mı kalitesiz diyeceğim de, dilim varmıyor bol geliyor diye gömleği kötüleyemem ki. Bazılarına göre bol gelen gömlek üzerimde hoş duruyor, ama kandırmayın beni,biliyorum ben ne kadar da pot durduğunu aşkın üzerimde. En acısı ise kim kimle sevişse hala aklındakini okşuyor masum elleriyle, bense seninle sevişirken bile seni özlüyorum...
Cem Yıldırım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder